0850 309 47 14
  0850 309 47 14

’’M’’ İLE BAŞLAYAN PHRASAL VERBLER (DEYİMSEL FİİLLER)

Phrasal verbler, İngilizce dilinde çok kullanılan ve bir fiil ile bir veya daha fazla partikülden oluşan ifadelerdir. Bu deyimsel fiiller, birçok farklı anlama sahip olabilirler ve sıklıkla kullanılan ifadeler arasındadır. İşte size "M" ile başlayan phrasal verb örnekleri:

  1. Make up (telafi etmek, uydurmak):

  • I need to make up for lost time. (Kaybedilen zamanı telafi etmeliyim.)

  • She made up a story to explain her absence. (O yokluğunu açıklamak için bir hikaye uydurdu.)

  • They made up after their argument. (Tartışmalarından sonra barıştılar.)

  • He made up his mind to quit his job. (İşinden istifa etmeye karar verdi.)

  • --------------------------------------------------------------------------------------

  1. Move on (ilerlemek, devam etmek):

  • It's time to move on from the past. (Geçmişten ileriye gitme zamanı geldi.)

  • She decided to move on to a new career. (Yeni bir kariyere geçmeye karar verdi.)

  • He urged her to move on after their breakup. (Ayrılıklarından sonra ileriye gitmesini tavsiye etti.)

  • We need to move on and find a solution. (İleriye gitmeli ve bir çözüm bulmalıyız.)

  • --------------------------------------------------------------------------------------

  1. Mess up (berbat etmek, karıştırmak):

  • He really messed up the presentation. (Sunumu gerçekten berbat etti.)

  • She accidentally messed up the recipe. (Yanlışlıkla tarifi karıştırdı.)

  • They totally messed up our plans. (Planlarımızı tamamen karıştırdılar.)

  • Don't mess up your chances with her. (Onunla olan şansını kaybetme.)

  • --------------------------------------------------------------------------------------

  1. Meet up (buluşmak, karşılaşmak):

  • Let's meet up for coffee tomorrow. (Yarın kahve için buluşalım.)

  • They met up at the train station. (Tren istasyonunda buluştular.)

  • I'm looking forward to meeting up with my old friends. (Eski arkadaşlarımla buluşmayı dört gözle bekliyorum.)

  • We should meet up more often. (Daha sık buluşmalıyız.)

  • --------------------------------------------------------------------------------------

  1. Mix up (karıştırmak, kafası karışmak):

  • I always mix up their names. (Her zaman isimlerini karıştırırım.)

  • He mixed up the orders and gave us the wrong food. (Siparişleri karıştırdı ve yanlış yemeği getirdi.)

  • She got mixed up in the wrong crowd. (Yanlış arkadaşlarla takıldı.)

  • Don't mix up those two medicines. (O iki ilacı karıştırma.)



Bu Yazıyı Paylaşmak İster misiniz ?
Kategoriler
Maple Tree Blog
Bültenimize kayıt olarak indirimlerden ilk siz haberdar olabilirsiniz.
softtr® | Profesyonel E-Ticaret Sistemleri ile hazırlanmıştır.